Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Davranışların Farklılığı Üzerine

 DAVRANIŞLARIN FARKLILIĞI ÜZERİNE      Modern dönemin temellerinin atıldığı on yedinci yüzyılda, maddeci ve deneyci bir filozof elinde yeni bir ahlak düşüncesi şekillenmiştir.Bu düşünceye göre tıpkı bir madde gibi temel kanunları keşfedilebilir olan insanın her davranışının temelinde, “ kendini koruma içgüdüsü ” bulunmaktadır.Bu içgüdüyle hareket eden insanlar, devlet olmadığı sürece birbirlerinin kurdu olacaklardır.     Bu makalede, maddeci(materyalist) ve deneyci bir ahlak anlayışının örneği olacağı düşüncesiyle, Thomas Hobbes’un görüşleri için felsefesinin en iyi özeti olan eseri Leviathan esas alınacaktır.    Burada davranışlar sözüyle Hobbes ne kastetmektedir. Davranış sözüyle, birbirimize nasıl selam vereceğimiz, veya ağzımızı nasıl yıkayacağımız, veya başkalarının önünde dişlerimizi nasıl temizleyeceğimiz ve bu gibi diğer görgü kurallarının emrettiği şeyleri değil;insanların barış ve birlik içinde yaşamaları ile ilgil...

ARİSTOTELES- DOSTLUK

DOSTLUK SEKİZİNCİ KİTAP     Dostluk iki kişi arasında bir çıkarı amaçlamayan ve sevgi bağı ile kurulan   bir dinamiktir.Ortak yaşam deneyimine veya   ortak yaşam kavrayışlarına dayanır. Yani bir kişiyle dost olmak ortak yaşam deneyimi içerisinde bulunmaya da işaret edebilir, böyle bir alan olmaksızın dünyaya dair benzer kavrayışlara sahip olmak bakımından ortaklaşmaya da.   Aristoteles üç çeşit dostluk tanımlarken bunların amaçları bakımından farklılaştığından söz eder şimdi bunları inceleyelim.   Dostluk, bir erdem ya da erdemle birlikte giden şey .Ayrıca yaşam için son derece zorunlu.Bütün öteki iyilere sahip olsa bile hiç kimse dostlardan uzak bir yaşamı tercih etmese gerek.Zenginler için, iktidarı gücü ellerinde bulunduranlar için dostlar çok gerekli görünüyor.Dostlarla ilgili olarak en övülecek şey olan yardımlaşma çekilip alındığında bu tür iyi durumda olmanın ne yararı olabilir? Dostlar olmadan bu durum nasıl elde tutulup korunabil...

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ- BAŞKALDIRAN İNSAN

Beyaz Zambaklar Ülkesi Ve Başkaldıran İnsanlar Kitabından Elde Ettiğimiz Sorulara Bakış Beyaz zambaklar ülkesi adlı eser toplumsal dayanışmayı Snelman adlı finli bir aydının asker, öğretmen vs. Demeden tüm halkı harekete geçirmesini ve bugünkü fin ülkesinin, kültürü, sanayisi ve eğitimiyle nasıl kurulduğunu anlatmasındaki başarısı ile dikkat çekmektedir bu eseri şu soruları sorarak inceleyelim. Aydınların bir toplumu biçimlendirmede bir rolü olmalı mıdır? İnsan için aydın yönlendirmesi gereklilik midir, yoksa bir yönlendirme aracı mıdır? Öncelikle bize birileri yol göstermeye çalışıyorsa kulak vermeliyiz bu illa dinlemeli o kişi veya kişilerin yolundan gitmeliyiz demek değildir, öte yandan birkimseye neye göre kime göre aydın diyebiliriz kişi kendisinin haritasıdır. Etrafımızda bize bir şeyler anlatmak isteyenleri dinlemeli her söyleneni kulak arkası etmemeliyiz ama gözü kapalı bir toplumun çoğu bir kişinin aydın diye peşinden gidiyorsa sorgusuz sualsiz biz de uymak zorundayı...

Kadın Felsefeciler

KADIN FELSEFECİLER Kadınlar tarih boyunca birçok alanda olduğu gibi felsefe alanında da görmezden gelinmiş; yaptıkları çalışmalar yok sayılmıştır. Orta Çağ boyunca ise bir biçimde bilim ya da düşünce ile uğraşanlar ise cadılık ve büyücülük yapmakla itham edilmişlerdir. Bunun yanı sıra ahlâksızlıkla suçlanarak itibarsızlaştırılmışlardır.   Tüm bunlara karşın kadınlar da düşünce alanında eser vermişlerdir. Batı felsefe geleneğinin gövdesini oluşturan eski felsefecilerin büyük çoğunluğu, kadınların erkeklere göre daha az rasyonel olduğuna inanmaktaydı. Ve kendi rasyonalite ideallerini de, akıllarında erkek özelliklerini ve paradigmalarını tutarak formüle etmişlerdi Sahip olduğumuz kadınlık ve erkeklik idealleri ve kavramları, egemenliğe ve iktidara dayanan yapılar içinde oluşturulmuştur. Ve erkek-kadın ayrımının kendisi de betimleyici nötr bir sınıflandırma ilkesi olarak değil, bir değer ifadesi olarak kullanılagelmiştir. Erkeğin üstün tutuluşu, felsefe ta...